İş Hayatı

Hayatımda emeğimin karşılığı olarak elde ettiğim ilk parayı, bir başka deyişle ücreti, mali müşavir olan babam için eskiden Bakırköy’de bulunan Sosyal Güvenlik Kurumu’nda tamamladığım bir iş için almıştım. Tabii ki bunu bir kenara bırakırsak ilk iş deneyimim Türkiye’nin güzide inşaat firmalarından birinde başladı ancak yine de inşaat sektörünün bana uygun olmadığını, en azından şantiye ortamının, orada anladım. Belirsiz saatler haftada minimum 6 gün çalışılması ve çoğu şantiyede hala cahiliye devrinden kalma iki haftada bir pazar tatili uygulamasının olduğu bir sektörde bulunmamanın ne bana ne de insanlığa bir faydası olmayacağı aşikardı. Ayrıca şantiyelerin Türkiye’deki genel görünümü ve insan hayatının neredeyse bir kaç yüz kiloluk metal yığınından daha az değerli olduğu bir düzende bu çarpık düzenin bir parçası olmak istemediğimi anlamıştım.

Hızlı bir kararla, ki çok eleştiri almış bir karardır, sektörden çıktım ve inanmayacaksınız ama inşaat sektörünün daha çökmediği o dönemde sözde piyasının İTÜ ODTÜ Boğaziçi mezunu mühendisler aradığı bir dönemde İTÜ mezunu ve iyi derecede İngilizce bilen biri olarak aylarca işsiz kalmıştım. Aylar ayları kovaladı başvurular başvuruları kovaladı, en sonunda kaderin cilvesi olarak Axa Sigorta’da mülakata çağrılarak akabinde çalışmaya başladım. Evet sektör dışında bir fırsat geldi ve bunu değerlendirdim.

Underwriter pozisyonunda başladığım iş hayatım daha sonrasında günümüze kadar evrilerek bir noktaya geldi. Underwriter özetle bir riskin hangi şartlarda ve hangi primlerle müşteriye sunulacağını ve hayata geçirileceğini düzenleyen kişidir. Axa Sigorta’da geçirdiğim bir buçuk yıl zarfında hayatımda göstermediğim ivmeyi kurumsal hayat bağlamında göstermiştim. Bu açıdan bana kattıkları çok başkadır. Yine o dönemde bugünkü gibi yurtdışı işlerini mail ortamında takip ve müzakere etmem, gerektiği durumlarda yurtdışı görüşmelerini İngilizce gerçekleştirebilmem bugün yurtdışına ekip olarak sunduğumuz hizmetin kökleridir diyebiliriz.

2017 yılının Martında babamı kaybetmem ve bunun getirdiği belirsizliklerle sigorta sektörü ve underwriter olarak iş hayatım sona ermişti. Babamdan sonra hizmetlerin devam etmesi ve aksamaması adına elimi taşın altına koymak durumunda kaldım. Bu süreçte yanımda olan Nedim Yaşar, Tolga Güvenç ve Volkan Kıyıcı’nın emekleri bende ayrıdır. O zor zamanlarda herhangi bir karşılık beklemeden ortaya koydukları destek ile belki bugün hep beraber daha iyi ve daha insani yaşamanın temellerini hep birlikte atmış durumdayız.

2017 yılının ortalarına doğru Vistra (eski adıyla Radius) ile çalışmaya ve kendilerine Change.Org ve Osisoft gibi hem yerelde hem de dünyada marka olan firmalar için hizmet vermeye başladık ve böylece ekip olarak yurtdışına ilk hizmet ihracımızı gerçekleştirmiştik. Ülkemizde sadece tüketen olmamak, döviz kazandırarak katma değer sağlamak bizleri özellikle beni çok gururlandırmıştı.

2020 yılına gelindiğinde ise pandemi süreci ve devam eden mevzuat değişiklikleeri ve bunların getirdiği kaosu mobil ve/veya uzaktan çalışma ve dijital alt yapımızla görece hasarsız ve rahat atlattık.

Umarım ki bir daha hayatımızın herhangi bir döneminde ne bizler ne de bizden sonraki nesiller bu tarz salgın hastalık durumuyla karşılmazlar